Türk tarihi, binlerce yıllık bir süreçte çeşitli medeniyetlerin ve devletlerin hâkimiyetinde geçmiştir. Bu süreç içinde pek çok önemli olay ve dönem yaşanmış, ancak bu yazıda özellikle Osmanlı İmparatorluğu dönemi ve padişahlık sistemi üzerinde duracağız. Osmanlı Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra kurulan bir Türk devletiydi. 13. yüzyılın sonlarına doğru Osman Gazi tarafından kurulan bu devlet, zaman içinde Anadolu'da ve Balkanlar'da geniş bir coğrafyada hâkimiyetini sürdürmüştür. Osmanlılar, kurdukları devleti yönetmek için geleneksel Türk yönetim sistemini kullanmış ve bu sistem daha sonra padişahlık adıyla anılmıştır. Padişah, devletin zirvesinde bulunan ve mutlak yetki sahibi olan kişidir. Osmanlı padişahları, hem devletin başı olarak hem de İslamiyet'in temsilcisi olarak görülürdü. Devlet işlerinde kadınların söz sahibi olduğu bir imparatorluk olan Osmanlı'da, padişahın annesi ve eşleri de önemli bir rol oynardı. Özellikle Hürrem Sultan, devletin yönetiminde etkili bir rol oynayarak Osmanlı tarihinin en güçlü kadın figürlerinden biri olmuştur. Padişahın yönetimdeki en önemli kurumlar ise Divan ve Harem'di. Divan, padişahın danışmanlarından oluşan bir meclisti ve devlet işlerinin görüşüldüğü yerdi. Harem ise padişahın ailesi ve cariyelerinin yaşadığı, sarayın en güvenli bölümüydü. Harem içindeki kadınlar da devlet yönetiminde etkili olabilirdi. Osmanlı padişahları, devlet işlerini doğrudan yönetirken aynı zamanda şehzadeler yetiştirmek ve devletin geleceğini garanti altına almak için haremlerine pek çok cariye alırlardı. Şehzadeler arasındaki rekabet, bazen taht kavgalarına ve hatta kardeş katliamlarına yol açabilirdi. Osmanlı padişahları, birçok alanda gelişmeler kaydetmiş ve Anadolu topraklarında pek çok eser bırakmıştır. Mimari, edebiyat, sanat, müzik ve bilim alanlarında önemli ilerlemeler kaydetmiş olan Osmanlı İmparatorluğu, dünya tarihine de büyük etkiler bırakmıştır. Kaynak: Padişahbet